AşK ROMANLARı PDF INDIR

Aşk Romanları pdf indir

Aşk Romanları pdf indir

Blog Article



Bilâl ise geldiği yolları tekrar çiğneyerek sabah kahvaltısı için evde
kendisini bekleyen biricik anneciğinin gözlerini yollarda bırakmamak
düşüncesiyle evine dönüyordu... Bütün saadet ve huzuru, bu kırık dökük,
fakirane döşeli, mütevazi evinde bulurdu o...
Kalbinde İlâhi neş'eler, manevî lezzetler ve dudaklarında saadet
tebessümleri tahta merdivenlerden üst kata çıktı. Pencereleri sokağa bakan
büyükçe bir odanın kapısını açarak içeri girdi...
Burası, fakirane döşenmiş bir odaydı. Yerde eski bir kilim, duvar
diplerine serpiştirilmiş bir kaç basma yer minderi, köşede üstü kitaplarla
dolu eski bir komodin, pencere dibinde rengi solmuş, basma örtülü, tahta bir
divan ve duvarda asılı bir kaç âyet-i kerime ve üzerinde ibretli sözler
bulunan çerçeveli birkaç tablodan başka hiç bir eşya yoktu bu odada... Sade,
temiz, mütevazi bir oda...
Bilâl, ceketini çıkarıp kapının arkasındaki çiviye astı, kravatını
gevşetti ve annesinin odayı havalandırmak üzere bıraktığı pencerenin önüne
gelerek, derin bir nefesle serin sabah rüzgârım ciğerlerine doldurdu...
Kendisini kuş gibi hafif hissediyordu. Sabah namazı ona, bambaşka bir
zindelik veriyordu. Pencerenin yanından ayrıldı, elleri pantolonunun
ceplerinde olduğu halde odanın içinde dolaşmaya başladı. Bu hareketinden, her
sabah olduğu gibi yine, duvardaki yazılı büyük tabloları teker teker
okuyacağı anlaşılıyordu.
O, odasının duvarlarını lüzumsuz resimlerle süslemeyi sevmezdi. Her
bakışta kendisine insanlık vazifelerini hatırlatacak levhaları, en paha
biçilmez kıymetteki san'at eserlerinden, en değerli yağlı boya peyzaj ve
portrelerden daha kıymetli, daha değerli, daha lüzumlu ve daha faideli
görürdü. Bunun için okuduğu kıymetli eserdeki güzel sözleri, imanlı bir
ressam arkadaşına, büyük boy kartonlar üzerine yazdırarak, odasının en
kıymetli eşyası olarak camlatıp, geniş ve yaldızlı çerçeveler içinde,
duvarlarını bu veciz, yüksek iman hakikatleri ile tezyin etmişti.
İşte şimdi de üzeri çeşitli kitaplarla yüklü komodinin üstünde,asılı
duran levhanın önünde... Sanki onu ilk defa görüyor, ilk defa:
"Hayatının lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile
hayatlandırınız, feraizle (farzlarla) zinetlendiriniz. Ve günahlardan
çekinmekle muhafaza ediniz."
Sonra bir başka levhanın önünde durdu ve en mahir bir ressamın
fırçasından çıkmış, şahane manzaralı bir tabloyu seyreder gibi gözlerini
levhadaki yazılar üzerinde gezdirmeye türkçe romanlar pdf başladı:
"Ey zevk ve lezzete mübtelâ insan! Hakikî zevk, elemsiz lezzet,
kedersiz sevinç ve hayattaki saadet, yalnız imandadır. Ve iman hakikatleri
dairesinde bulunur. Yoksa dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm
tanesini yedirir, on tokat vurdurur gibi hayatın lezzetini kaçırır..."
Bir resim sergisini geziyormuşçasına yavaş yavaş ve teker teker sırayla
tabloları dolaşmaya devam etti. Şu anda önünde durduğu levha, onun en sevdiği
levhaydı. Yüksek sesle, ağır ağır kelimelerin üzerine basa basa okudu:
"Ey nefis! Bil ki dünya senin elinden çıktı. Yarın ise senin elinde
sened yok ki ona mâliksin. Öyle ise hakiki ömrünü bulunduğun gün bil. Lâakal
günün bir saatini, ihtiyaç akçesi gibi, hakiki istikbâl için teşkil olunan
bir sandukça-i uhreviye (Aşiret sandığı) olan bir mescide veya bir secdeye
at. Hem bil ki: Her yeni gün sana hem herkese bir yeni âlemin kapısıdır. Eğer
namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulumâtlı (karanlık) ve perişan bir
halde gider. Eğer namazı kılsan, o namazın ile o âlemin tenevvür eder -
nurlanır- âdeta namazın, bir elektrik lâmbası ve namaza niyetin onun
düğmesine dokunması gibi o âlemin zulûmâtını (karanlığını) dağıtır.."

Report this page